11 Temmuz 2014 Cuma

Günahlar Ölümle Değil Tevbe ve Pişmanlık ile Temizlenir

Dünya üzerinde insanları var eden, onlar için bir kader belirleyen ve bir imtihan ortamı yaratan Yüce Allah'tır. Allah elbette kullarını en iyi bilendir. Dünyadaki imtihanın gereği olarak onlar için denenecekleri vesileler ve olaylar da yaratmıştır.
İnsan ise, yaratılışı itibariyle aciz ve cahildir. Kolaylıkla hataya düşebilir, yanlış yapabilir, doğruyu bildiği halde unutabilir, Allah'tan çok korktuğu halde istemeden hata işleyebilir. Çünkü insan dünyada imtihan olmaktadır. Hatalarından ders çıkarmakta, acizliğini görmekte, günahlarından tevbe etmektedir. Nihayetinde bütün bunlar vicdanlı bir insan için Allah'a daha fazla yönelmeye vesile olmaktadır.
Bu Rabbimiz'in dünyada yarattığı imtihan ortamının gereğidir. Yüce Allah dünyada böyle bir sistemi yaratırken, kullarına "bağışlayan ve esirgeyen" olduğunu haber vermiş ve onlara tevbe kapılarını açmıştır. Allah, merhametlilerin en merhametlisidir. İnsan, bilerek veya bilmeyerek bir hata işlediğinde, büyük veya küçük bir günaha girdiğinde pişman olup Allah'a tevbe etme, bağışlanma isteme ayrıcalığına sahiptir.
Her türlü günahın karşılığının ölüm olduğunu iddia etmek Allah'ın çok merhametli, çok esirgeyen ve tevbeleri kabul eden vasfını anlamamak, takdir edememektir. Bu iddia, insanın dünyada yaşama ve var olma amacına tamamen ters düşmektedir. Böylesine bir iddia aynı zamanda, Allah'ın adaletine, imtihanın gereğine aykırıdır. Eğer tüm insanların işlediği günahların karşılığı ölüm olsaydı ve eğer Yüce Allah Kendi lütfundan insanları bağışlayıp esirgemeseydi, tüm dünyanın fesata uğrayacağını Allah Kuran bir ayetinde şöyle bildirmiştir:
Eğer Allah, insanları zulümleri nedeniyle sorguya çekecek olsaydı, onun üstünde (yeryüzünde) canlılardan hiçbir şey bırakmazdı; ancak onları adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Onların ecelleri gelince ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler. (Nahl Suresi, 61)
Yine Kuran'da Allah'ın üstün fazlı, rahmeti ve tevbeleri kabul eden olması dolayısıyla insanlara nimet bahşedilmiş olduğu da bildirmektedir:
Eğer Allah'ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten tevbeleri kabul eden hüküm ve hikmet sahibi olmasaydı (ne yapardınız)? (Nur Suresi, 10)
Eğer Allah'ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gerçekten Rauf (şefkat eden ve) Rahim olmasaydı (ne yapardınız)? (Nur Suresi, 20)
Allah'ın tevbeleri kabul eden ve bağışlayan olması İncil'de de bildirilmiştir. Söz konusu Hristiyan kardeşlerimizin İncil'de geçen bu doğru ve hak hükümlere dikkatlerini vermeleri son derece önemlidir:
... [Allah'ın] lütfunun zenginliği sayesinde... kurtuluşa, suçlarımızın bağışlanmasına kavuştuk. (Pavlus'tan Efeslilere Mektup, 1:7-8)
Bunları dinledikten sonra yatıştılar. Allah'ı yücelterek şöyle dediler: "Demek ki Allah, tövbe etme ve yaşama kavuşma fırsatını öteki uluslara da vermiştir." (Elçilerin İşleri, 11:18)
O [Allah] bizi karanlığın hükümranlığından kurtar[masıyla]... kurtuluşa, günahlarımızın bağışına sahibiz. (Pavlus'tan Koloselilere Mektup, 1:13-14)
Ama günahlarımızı itiraf edersek, güvenilir ve adil olan Allah günahlarımızı bağışlayıp bizi her kötülükten arındıracaktır. (Yuhanna'nın 1. Mektubu, 1:9)
İmanla edilen dua hastayı iyileştirecek ve Rab onu ayağa kaldıracaktır. Eğer hasta günah işlemişse, günahları bağışlanacaktır. (Yakup'un Mektubu, 5:15)
'Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi, Sen de bizim suçlarımızı bağışla. Doğru yoldan sapmamıza izin verme. Bizi kötü olandan kurtar. Çünkü egemenlik, güç ve yücelik sonsuzlara dek Senindir! Amin.' Başkalarının suçlarını bağışlarsanız, Allah da sizin suçlarınızı bağışlar. Ama siz başkalarının suçlarını bağışlamazsanız, Allah da sizin suçlarınızı bağışlamaz. (Matta, 6:12-15)
İsa onlara, "Dua ederken şöyle söyleyin" dedi: "Allah, Adın kutsal kılınsın... Günahlarımızı bağışla. Çünkü biz de bize karşı suç işleyen herkesi bağışlıyoruz. Doğru yoldan sapmamıza izin verme." (Luka, 11:2-4)
Başkasını yargılamayın, siz de yargılanmazsınız. Suçlu çıkarmayın, siz de suçlu çıkarılmazsınız. Başkasını bağışlayın, siz de bağışlanırsınız. Verin, size verilecektir. İyice bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak. Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız. (Luka, 6:37-38)
Öyleyse, günahlarınızın silinmesi için tövbe edin ve Allah'a dönün. Öyle ki, Rab size yenilenme fırsatları versin... (Elçilerin İşleri, 3:19-20)
Bu kötülüğünden tövbe et ve Rab'be yalvar, yüreğindeki bu düşünce belki bağışlanır. (Elçilerin İşleri, 8:22)
Allah bize bağışlanma dileme lütfunu vermişken, bize tevbe kapılarını açmışken, affeden, seven ve tevbeleri kabul eden olduğunu bildirmişken, her türlü günahın ölümle karşılık göreceğini savunmanın ve bunun Allah'ın hükmü olduğunu iddia etmenin sorumluluğu büyük olabilir. Ayrıca bu, İncil'de geçen Allah'ın bağışlayan ve tevbeleri kabul eden sıfatıyla da tamamen çelişmektedir. Samimi Hristiyanların, Hristiyanlığa bu inancın ne amaçla dahil edildiğini çok iyi düşünmeleri ve vicdanlarıyla karar vermeleri önemlidir.

Hristiyanlığın Sevgi Dini Olduğunu İddia Ederken Günahın Ölümle Temizlendiğini Savunmak Büyük Bir Çelişkidir:

Tüm Hristiyanlar, Hristiyanlığın bir sevgi dini olduğunu iddia eder ve sevgi adına hareket ederler. Hristiyanlık, Allah'ın gönderdiği hak bir din olduğu için elbette bu doğrudur ve bu, diğer tüm hak dinler için de geçerlidir. Yüce Allah kullarından sevgi ister ve gerçek sevgi ancak Allah'ı gerçekten sevmekle –Rabbimiz'in tüm emir ve yasaklarını titizlikle korumakla- mümkün olur.
ibadet_eden_hristiyanlar
Fakat bu gerçek, bazı Hristiyanların, günahın kefaretinin ölüm olduğuna dair yanlış inançlarıyla tam anlamıyla çelişmektedir. Allah kullarını sevendir ve Allah kullarını bağışlamak ister. Kuran'da Allah şöyle bildirir:
O, çok bağışlayandır, çok sevendir. (Büruc Suresi, 14)
Allah, tevbelerinizi kabul etmek ister; şehvetleri ardınca gidenler ise, sizin büyük bir sapma ile sapmanızı isterler. (Nisa Suresi, 27)
İncil'de de Yüce Rabbimiz'in seven ve esirgeyen olduğu gerçeği bildirilmiştir:
... Rabbin çok acıyan ve sevecenlikle davranan olduğunu bildiniz. (Yakup'un Mektubu, 5:11)
Ama merhameti bol olan Allah bizi çok sevdiği için... yaşama kavuşturdu. O'nun lütfuyla kurtuldunuz. (Pavlus'tan Efeslilere Mektup, 2:4-5)
Allah'ın, Kendisi'ni sevenler ve amacı uyarınca çağrılmış olanlar için, herşeyin iyilikle birlikte işlemesini sağladığını biliriz. (Pavlus'tan Romalılara Mektup, 8:28)
Ama Kurtarıcımız Allah iyiliğini ve insana olan sevgisini açıkça göstererek bizi kurtardı. Bunu doğrulukla yaptığımız işlerden dolayı değil, Kendi merhametiyle... yaptı. (Pavlus'tan Titus'a Mektup, 3:4-6)
Sevgili kardeşlerim, Allah bizi bu kadar çok sevdiğine göre biz de birbirimizi sevmeye borçluyuz. (Yuhanna'nın 1. Mektubu, 4:11)
Kullarını seven, koruyup gözeten, onlara şefkat duyan ve onları esirgeyip bağışlayan Yüce Allah'ın bu üstün vasıflarının çok iyi anlaşılması Hristiyan kardeşlerimiz için çok önemlidir. Çünkü ancak Allah'ın vasıflarını gereği gibi anlayabilen kişiler, söz konusu büyük yanılgının ne derece tehlikeli olduğunu görebilirler.
kuzular yamaç

Hristiyanlar da, Yaşadıkları Her Andan, Gerçekleştirdikleri Her Amelden Sorumludurlar ve Allah'ın Huzurunda Hesaba Çekileceklerdir:

Dünyada yaşamış, yaşayan ve yaşayacak tüm insanlar gibi Hristiyanlar da yaptıkları amellerden sorguya çekileceklerdir. Hiçbirinin günahlarının kefareti ödenmiş değildir. Her bir Hristiyan, tıpkı diğer tüm insanlar gibi, yaptıklarından tek başına sorumludur ve işlediği her günahı ve her sevabı mutlaka ahiret gününde karşısına çıkacaktır. Allah'ın huzurunda hiç kimse "benim günahlarımın karşılığı ödenmişti, Hz. İsa (as)'ın kanıyla temizlenmişti" diyemeyecektir. Allah Katında kimse günahsız olduğunu iddia edemeyecek, sadece "iman ettim" diyerek kurtuluşa eremeyecektir. Ahiret günü her bir insanın karşısına amellerinin yazılı olduğu kitap konacak ve yapıp ettikleri tümüyle karşısına çıkacaktır.
Bazı Hristiyanlar istedikleri kadar günahlarının kefaretinin ödendiğini düşünse ve Allah'a karşı sorumluluklarından kaçmaya çalışsa da, hesap gününden kaçamayacaklardır. Bu dünyada ısrarla savundukları yanlış inanç Allah Katında geçersizdir. İşte bu nedenle samimi Hristiyan kardeşlerimizin bu konuda uyarılmaları ve gerçekleri görmeleri çok ciddi bir önem taşımaktadır. Bu, onların ahiretteki konumları ve sonsuz kurtuluşları için son derece önemlidir.

Kuran'dan Hz. İsa (as)'ı Özel Kılan İşaretler

Unutmamak gerekir ki, Hz. İsa (as) ile ilgili Kuran'da yer alan bilgilerin veya açıklamaların bir benzeri, diğer peygamberler içinbildirilmemiştir.
-Hiçbir peygamberin vefatı için teveffa kelimesi (canın teslim alınması) kullanılmamıştır.
-Hiçbir peygamber için "... Kitab'ı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim..." (Maide Suresi, 110) ifadesi ile üç İlahi kitabın da kendisine öğretildiği bildirilmemiştir.
-Hiçbir peygamber için, "O kıyamet için bir ilim (alamet)dir" (Zuhruf Suresi, 61) buyrulmamıştır.
-Hiçbir peygamber için Hz. İsa (as)'ın göğe yükseltilmesi anlamında bir yükseltilme haber verilmemiştir.
-Hiçbir peygamber için, kendisine inananların kıyamete kadar üstün gelecekleri (Al-i İmran Suresi, 55) söylenmemiştir.
-Hiçbir peygamber için ölmeden önce kendisine inanmayacak kimsenin kalmayacağı (Nisa Suresi, 159) bildirilmemiştir.
Tüm bunlar, Allah'ın Hz. İsa (as) için özel bir kader takdir ettiğini ve bu kadere uygun olarak Hz. İsa (as)'ın Allah Katında diri olduğunu ve yeniden dünyaya geleceğini gösteren önemli delillerdir.
kilise_ibadet
Hz. İsa (as) ölmemiştir. Şu anda Allah'ın Katındadır. İçinde bulunduğumuz ahir zamanda bu kutlu peygamberimizin yeryüzüne gönderileceği bildirilmiştir ve Hz. İsa (as) GÖNDERİLMİŞTİR. Şu anda dünyada yaşamakta ve zuhur vaktini beklemektedir. İmanlı herkesin Hz. İsa (as)'ı bağrına basacağı, sevgi ile kucaklayacağı dönem çok yakındır. Hristiyan kardeşlerimize yönelik tüm yol gösterici açıklamalar bu döneme güzel bir hazırlık olması için yapılmaktadır. Bu kitabı okumakta olan Hristiyan kardeşlerimiz bu önemli gerçeği akılda tutmalıdırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder